Uşşaki Tarikatı

Tariki Uşşaki Hakkında Bilgiler
Fethin Kısımları

Fethin Kısımları

Uşşâkî tarikatı büyüklerinden Sıddîk Nâci Eren Efendi’nin hocası olan Bekir Sidki Visâlî Hazretleri’nin mürşidi, Abdurrahman Sâmî Niyâzî kuddise sirruh Hazretleri’nin eserlerinden biri de “Fâtiha Tefsiri”dir.

Bu tefsirin içinde Abdurrahman Sâmî Niyâzî Efendi, fethin (manevi açılmanın) mertebelerini anlatmaktadır.

Fetih (kalp ve ruh yoluyla ilâhî hakikatlere açılma) üç mertebeden oluşur:

1. Feth-i Mübîn (Açık ve kesin fetih)
2. Feth-i Karîb (Yakın ve derûnî fetih)
3. Feth-i Mutlak (Tam, kapsamlı ve nihâî fetih)

“Allah’ın yardımı gelip de fetih gerçekleştiğinde” (Nasr, 1) âyetiyle, bu üç fetih mertebesine işaret edilmiştir.
Şimdi birinci kısma geçelim:

1.  Feth-i Mübîn:

Kişi, nefsin zulmet perdelerini (günah ve benlikten doğan karanlık engelleri), Kur’ân’daki âyetlerin işaret ettiği ibadet ve kulluk sırrına uygun şekilde mücâhede (nefse karşı mücadele) ve mükâbede (nefsi zahmetle eğitme) yoluyla temizler. Böylece kalp mertebesine ulaşır.

“Bundan sonra yapılacak olan, insanın bencil arzuları (nefs) ile ilahi kuvvetlerin nurunu ayırt etmek ve kalpteki ilahi nuru, nefsin (bencil isteklerin) ve tabiatın (insanın maddi, dünyevi doğasının) perdelerinden aralayarak ortaya çıkarmaktır.”

İkinci kısma geçelim:
2. Fethi Karib:
Kalpteki ilâhî nurun ruh mertebesine (manevî tekâmül derecesine) yükseltilmesi ve Allah’ın sıfatlarına yakınlık kazanılması için;
• Mücâhede (gayret ve mücadele),
• Riyâzat (az yemek, az uyumak, nefsin arzu ettiklerinden uzak durmak),
• İhlâs (sadece Allah rızası için amel etmek),
• Huzûr (kalbin sürekli Allah ile birlikte olması),
• Devamlı taat (sürekli ibadet ve itaat)
ile çalışılır. Bu sayede ilâhî nurani perdeler kalkar.

Bu gayretlerin sonucu olarak, Allah’ın lütfu ve tevfiki (yardımı) ile kul, ilâhî sıfatlara yakınlaşır ve Allah’ın dostluğuna kabul edilir.

Bu hâl, “Yalnız Senden yardım isteriz” (Fâtiha, 5) âyetinin sırrını idrak edip şuurla yaşamaktır.  (1)

Şimdi üçüncü kısma geçiyoruz:

3. Fethi Mutlak :

Kişi, manevî mertebelerini tamamladıktan sonra, Allah’tan uzaklaştıran her şeyi terk ederek tam bir arınma yoluna girer.

Kur’ân’daki “Ben, tevhid üzere yönelerek yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim…” (En’âm, 79) âyeti bu hâli haber vermektedir.

Bu mertebede kul, dünya ile ilgili her şeyden vazgeçer, kalbini yalnız Allah’a bağlar.

Cem mertebesi, Allah’tan başkasını görmeyip her varlığı O’nun sıfatlarının yansıması olarak idrak etme hâlidir. Bu mertebede kişi, yüce ile düşük olanı, hakikat ile aldanışı ayırt edebilecek basirete kavuşur.”

Kişi, sürekli olarak tefrid hâlinde bulunur; yani dünyadan ve insanlardan uzaklaşıp yalnızca Allah ile baş başa kalır, sadece O’nunla meşgul olur. Bu hâl üzereyken kalbinde tecelli gerçekleşir; yani gayb âlemine ait ilâhî nur kalpte belirir, Allah’ın feyzi orada zuhur eder.
Bu durumda kul, Nur Zât Mertebesi’ne ulaşır. Bu, Allah’tan başka hiçbir şeyin düşünülmediği, yaratılmış her şeyin silinip yalnızca Hakk’ın mutlak varlığının hissedildiği en yüce mânevî seviyedir – mutlak gayb mertebesi olarak adlandırılır. (1,2)

İşte bu hâl, kulun her an Allah ile birlikte olma hâline ulaşması, yani “feth” (açılma) hâlidir.
Bu yüksek idrak, Kur’ân’daki “ihdinâ’s-sirâta’l-mustakîm” (Bizi dosdoğru yola ilet) ayetinde üstü kapalı ve ince bir şekilde ifade edilmiştir.
Fâtiha Sûresi, bu tür mânevî açılış (fütûh), ilâhî sırların kalp yoluyla keşfi ve tecellilerin yaşandığı mertebelerde insanlık tarafından daima okunmuş; bu yüzden “Fâtiha” (açan, başlatan) ismini almıştır.

 

Kaynaklar :

1. Abdurrahman Sami Niyazi hz. Fatiha Tefsiri  Prof.dr. Süleyman Derin

2-  Saîdü’d-dîn Fergânî’nin vahdet-i vücûd görüşü (sayfa 123-129)

Foto :  “İnna fetahna leke fethan mübina” (    Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. ) fetih suresi 1. ayetinin hatti

 

Not : sadeleştirme ve imla düzeltmeleri için Kemal kardeşimize teşekkür ederim.

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.